Suriye'de çözümün nasıl olacağı noktasında sıkıntı var

02.12.2014



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de çözüm konusunda Putin ile mutabık kaldıklarını ancak bunun nasıl olacağı noktasında sıkıntı bulunduğunu belirtti.

ANKARA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Tüm Suriye'yi oluşturan farklı kesimlerin oluşturacağı bir yönetimin oluşması ve bu yönetimle beraber halkın huzur içerisinde seçime gideceği bir zemini hazırlamak, inanıyorum ki Suriye'ye objektif bakanların görevidir. Bu anlayışla biz Suriye'ye yönelik tavrımızı devam ettiriyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı'nın ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Suriye sorununun çözümüne ilişkin Rusya ve Türkiye'nin farklı önerilerinin olduğunu belirten bir gazetecinin, bu soruna ilişkin nelerin görüşüldüğünü ve iki ülke arasındaki 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefinin, tutum ayrılıklarından etkilenip etkilenmeyeceğini sorması üzerine, "100 milyar dolar hedefinin, 2023 yılı hedefi olduğunu" belirtti.

Erdoğan, "2023'e kadar şu andaki bu mevcut ticaret hacmini ulaştıracağımıza dair, gerek Sayın Başkan, gerek şahsım olarak bu siyasi iradeyi zaten ortaya koyduk. Ona göre bu çalışmalar devam edecek" diye konuştu.

Suriye'yle ilgili mesele konusunda da 4 yıllık bir süreç içerisinde birçok görüşmelerinin olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Şu anda Suriye'deki mevcut yönetimin, yani zulmeden, katleden, terör estiren mevcut yönetimin bu durumlarını çok açıkça tabii ki ben ortaya koydum" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sayın Başkanın bu noktada farklı yaklaşımları da var ama geneli itibarıyla yani Suriye'deki şu halin bir çözüme kavuşturulması noktasında mutabıkız. Nasılı üzerinde sıkıntılarımız var. Nasıl çözüme kavuşturulacak? Bu noktada sıkıntılarımız var. Tabii oradaki DEAŞ (IŞİD) terör örgütüne yönelik bu noktada ortak kanaate sahibiz. Hatta BM Güvenlik Konseyi'nde Sayın Lavrov'u da orada dinlemiştim. Kendileri de DEAŞ terör örgütüne karşı ortak mücadele platformunun içerisinde yer alma noktasında da düşünceleri olduğunu söylemişlerdi. Burada terörle mücadele noktasında bir sıkıntı yok. Zira Rusya Federasyonu'nun da zaman zaman terörle mücadelede neler çektiğini görüyoruz ve onlara karşı nasıl mücadele ettiğini de biliyoruz. Yani dünyada 'senin teröristin iyi, benimki iyi, seninki kötü' gibi bir anlayış olamaz. Yani dünyanın neresinde terör varsa bütün ülkeler, ülkelerin yönetimleri bu terör eylemlerine karşı bir ortak mücadele platformu oluşturmaları şart. Şu anda Irak'ta El Kaide'den çıkıp Suriye'de palazlanan ve Suriye'de de ilk zamanlar rejimin desteğini almak suretiyle belli bir noktaya kadar gelen DEAŞ terör örgütü, daha sonra tekrar Irak'a yönelerek, Musul başta olmak üzere Irak'ın şu anda malum yüzde 40'ını işgal etmiş vaziyette ama Suriye'de de neredeyse yüzde 30'unu işgal etmiş vaziyette. Böyle bir terör örgütü var."

Erdoğan, "Bu terör örgütü desteğini nereden alıyor? Yani bu konuda bir ortak dayanışmayı, ortak mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Burada da Rusya Federasyonu ile Türkiye'nin üzerinde, hatta İran'ın da üzerinde önemli görevler var. Bunu zaman zaman aramızda çok konuştuk. Tabii ki olaya eğer mezhebi açıdan bakmaya kalkarsak bu işi çözemeyiz. Bu işi çözmek için insani noktada bu olaya bakmamız lazım, vicdani noktada bu olaya bakmamız lazım ve bu şekilde de oluşturacağımız bir dayanışma platformuyla bu işlerin üzerine gitmemiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yani 'Esed giderse ne olur?' gibi bir yaklaşım çok çok yanlış bir yaklaşım. Şu ana kadar Suriye, Esed'le geldi ve bu mevcut hale, yani 300 bini aşkın insanın öldüğü Suriye'de bu mevcut hale Esed yönetimiyle geldi. Demek ki ortada bir başarı yok. Şu anda yıkılmış, yakılmış bir Suriye var. Yani bombalar, varil bombaları hepsi iniyor. Tarih, medeniyet, her şey Suriye'de yok edilmiş vaziyette. İnsanlar acımasızca öldürülüyor. 7 milyon insan içeride ve dışarıda göç etmiş vaziyette. Benim ülkem bunun bedelini ödüyor. 1 milyon 600 bin insan şu anda benim ülkemde ve biz 5 milyar dolar civarında şu ana kadar harcama yaptık. Dünyadan bize gelen destek 200 milyon dolar civarında. Bunun bedelini ödeyen ülke biziz. Göçü de biz alıyoruz. Şu anda hala bu bölgede sıkıntı devam ediyor. Onun için bizim özellikle Rusya ile dayanışmamız önem arz ediyor. Bu konuda Esed rejimini bir defa yok farz etmek gerekir. Esed'le beraber burada netice almak mümkün değil. Şu anda uluslararası camiada 141 ülke, biliyorsunuz, burada muhalif heyeti destekliyor. Burada tüm Suriye'yi oluşturan farklı kesimlerin oluşturacağı bir yönetimin oluşması ve bu yönetimle beraber halkın huzur içerisinde seçime gideceği bir zemini hazırlamak, inanıyorum ki Suriye'ye objektif bakanların görevidir. Bu anlayışla biz Suriye'ye yönelik tavrımızı devam ettiriyoruz."

"Suriye'de objektif olarak seçimler yapılabildi mi?"

"Gelinen noktada beklentilerinizin karşılandığını söyleyebilir misiniz? Az önce bir platformdan söz ettiniz. Onu biraz açabilir misiniz? Nasıl bir platform çözüme katkı sağlayabilir?" sorusu üzerine Erdoğan, platformla ilgili açıklama yapmadan önce Suriye seçimleriyle ilgili değerlendirmede bulunmak istediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünyada darbeciler hep yüksek oyla gelirler, yüzde 90-95 oyla gelirler. Bizde de geçmişte yapılan darbelerde, ardından yapılan seçimlerde şunu gördük, hep açık oy, gizli tasnifle seçim neticelenir. Ondan sonra istedikleri, arzu ettikleri gibi bir netice açıklanırdı. Bunun Mısır'da da neticesini aynı şekilde gördük, kimler seçimlere katılabildi, kimler katılmadı... Aynı şekilde Suriye'de kimler katıldı, kimler katılamadı. Gerçekten objektif olarak buralarda seçimler yapılabildi mi? Bunları teraziye çıkardığımız zaman demokratik bir ortamda bu seçimlerin yapılmadığını görürüz."

Mısır'da demokratik bir ortamda seçimler yapıldığında yüzde 52 ile Mursi'nin göreve geldiğini, anti demokratik yolla darbe yapıldığını ve darbenin neticesinde Mursi'nin şu anda hapishanede olduğunu dile getiren Erdoğan, "Anti demokratik yöntemlerle şu anda iş başında duran kişinin meşrulaştırılması gayretleri var dünyada. Bunları göreceğiz" dedi.

Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak bir çalışma yapması konusunu daha önce de Putin ile görüştüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu müşterek çalışma neticesinde burada bir çözüme varalım ki bu konuyla ilgili olarak aslında Türkiye, Rusya, Arap Ligi bütün bunları da bu işin içine de dahil etmek suretiyle bir çalışma yapılabilir. Fakat şunu unutmayalım ki 141 ülke buradaki bir ulusal koalisyonu destekliyor. Böyle bir güç var, bu işin arkasında. Böyle bir koalisyon gücünün olduğu süreçte kimsenin istemediği tek şey var, Esed'in bu işin başından çekilmesi. Fakat karşı soru şu, 'Esed giderse kim gelir?' Bu çok önemli. Ben diyorum ki: Esed giderse halkın iradesi, milli irade gelir. Bu zemini hazırlamak lazım. Eğer bu zemin hazırlanıyorsa hiç endişe etmeye gerek yok ama 'DEAŞ gibi bir terör örgütü iş başına gelirse' diye bir endişeyi, korkuyu yaşıyorsak, işte buna karşı bir platform oluşturmamız lazım ve bu tür terör örgütlerine karşı mücadelemizi ortak yapmamız lazım. Suriye'yi de dayanışma içerisinde, tüm tarafların katılımıyla oluşmuş bir yönetime teslim ederek bu terör belasından veya belalarından kurtarmamız lazım."

Türkiye'de 1 milyon 600 bin sığınmacı var

Erdoğan, bir gazetecinin "Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Programı, yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacıya yapılan gıda yardım kuponu dağıtımını, bağışçıların taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle askıya aldığını bildirdi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna, "Doğrusu bunu iyi niyetle desteklememiz mümkün değil" diye cevap verdi.

"Türkiye olarak şu anda 1 milyon 600 bin sığınmacı bizde ve bizler şu an kendi bütçemizden şu ana kadar 5 milyar dolar harcadık. Burada biz kupon dağıtmıyoruz. Beslenmeyi karşılıyoruz, eğitimi karşılıyoruz, sağlığı karşılıyoruz. Bütün çocukların her türlü ihtiyaçlarını, giyinme noktasında karşılıyoruz. Barınmayı karşılıyoruz. Bütün bunları Türkiye olarak biz tek başımıza yürütüyoruz" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Peki dünyadan bize gelen destek ne? Onu da söyleyeyim: 200 milyon dolar. Tüm Avrupa'da ne kadar sığınmacı var? Değerli arkadaşlar, 130 bin. Her şey bu kadar açık ortada ve bu 130 bin sığınmacının tabii niçin acaba bu kadar az veyahutta 'neden bunlara kapıları açmıyorlar' diye düşündüğümüzde işte bu soruların cevabını ben vicdanıma soruyorum. Tüm insanlar da bunu vicdanına sorsun diye soruyorum. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da bunu söyledim. Onun için bu işi başarmamız lazım. Özellikle de tabii burada BM Güvenlik Konseyi'nin bir üyesi olarak değerli dostuma çok önemli görev düşüyor çünkü, BM Güvenlik Konseyi'nin burada ciddi bir görev üstlenmesi lazım. Nereye gidiyoruz, ne oluyor? Bunun sorgulanması lazım. 7 milyon insan şu anda bunun ciddi bir kısmı göçmen halinde ve maalesef bunun işte istemezdik herkes evinde, yerinde , yurdunda kalsın. 1 milyon 600 bini bizim ülkemizde. Lübnan'da bir o kadarı var. Ürdün'de 500, 600 bin var. Bir de kendi ülkesi içinde olanlar var. Temenni ederim ki bu süreci sona erdiririz."

Putin ve heyet üyeleriyle gerek dar kapsamlı gerekse geniş kapsamlı çok verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, Putin'i 2 yıl aradan sonra tekrar Türkiye'de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi. Türkiye ile Rusya ilişkilerindeki atılımın ve yakınlığın nişanesi olarak 2010'da kurulan Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin 5. toplantısını gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, geçen toplantıdan bu yana ikili planda hangi adımların atıldığı, hangi başlıklarda ilave gayret gerektiği gibi hususları ilgili bakanların tespit ve izahatları çerçevesinde değerlendirdiklerini anlattı.

Erdoğan, Türkiye ile Rusya ile arasında 2013'te yıllık 32 milyar dolarlık bir ticaret hacminin gerçekleştiğine işaret ederek, "Bunu yeterli görmüyoruz, bu ticaret hacmini, 2023 hedefi olarak 100 milyar dolara ulaştırmamıza yönelik siyasi irademiz mevcut. Bu anlamdaki işbirliğimizle ilgili konuları ayrıntılı görüşme imkanımız oldu" dedi.

Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu doğalgazın yüzde 50'sini Rusya'dan temin ettiğini ve bundan kaynaklı ticaret hacminde farklılık bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "32 milyar dolardan 25 milyar doları Rusya Federasyonu'nda bize, 7 milyar dolar da bizden Rusya Federasyonu'na. Orada ticaret hacminde bir açıklık söz konusu. Bunun giderilmesi konusunda neler yapabileceğimizi aramızda müzakere ettik. Ortak menfaatler temelinde enerjiden turizme, müteahhitlikten yatırıma işbirliği alanlarını zenginleştirmeyi arzu ediyoruz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye gelen turist sayısında Rusların birinci sıraya yükseldiğini, bunun daha da artacağına yönelik izlenimler edindiklerini dile getirdi.

"Türkiye'de hayata geçirdiğimiz en önemli ve stratejik yatırımlardan biri olan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ile ilgili geniş, detay bir çalışmayı, değerlendirmeyi değerli dostumla aramızda yaptık" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"3 yılı aşkın süredir devam eden bu çalışmaların bundan sonraki süreci, dün ÇED'in onaylanmasıyla birlikte daha da artacak. Bu yatırımla ilgili ki bu yatırımın bedeli 20 milyar dolar civarında. Bununla ilgili yine gerek Sayın Başbakan gerek ilgili bakanlarla müşterek çalışmayı yapacağız ve bu müşterek çalışmayla Rusya Federasyonu'nun Türkiye'deki yatırımlarına yönelik bu konudaki hassasiyetlerini aldık, bunları da aramızda değerlendireceğiz. Şu anda gençlerimiz Rusya'da eğitim alıyorlar, 200 civarında gencimiz tekrar Türkiye'ye dönüp bu projeyi ellerine alıp bunu taşıyacaklar, götürecekler. Bunun yanında yeni mühendislerimizi bu ekip yetiştirecek.

ÜDİK'e bağlı olan 3 organdan biri olan ve iki ülke halkları arasındaki etkileşimi artırmayı hedefleyen toplumsal forumda bu hususların önemli bir yanını vurguluyoruz. Burada böyle bir bildiri de kabul edilmiş oldu. Görüşmelerimizde yoğun etkileşimin kaçınılmaz olarak getirdiği bazı konsüler meseleleri de ele aldık. Diplomatik temsilciliklerimizin durumunun gözden geçirdik, bunların bundan sonraki süreçte de kararlı şeklide bizim siyasi irademizin gereği oldu. Bugüne kadar 'Güney Akım' diye geçen ama şu ana kadar şu veya bu nedenlerle engellenen süreçte de bizler bu akşam yaptığımız görüşmelerle dayanışma içerisinde, herhangi bir hukuki neticesi olmayan ama ön mutabakatla tarafların bir çalışma yapıp, süratle kısa zamanda neticelendirip bu ön mutabakatı daha sonra kesin bir mutabakata çevirmek suretiyle bir adım atacağız. Bu adımdan Türkiye olarak doğalgaz açığımızda bizler istifade edeceğimiz gibi Yunanistan sınırında, Türkiye topraklarında bir dağıtım merkezi, bir hat oluşturmayı ve oradan talep neyse bu talebe göre o merkezden cevabın verilmesi noktasında da bir ön mutabakatımız var."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile bölgesel konuları da ele aldıklarını belirterek, "Özellikle terör örgütlerine yönelik, DEAŞ gibi PKK gibi bunları görüşme imkanımız oldu. Buradan hareketle Suriye sorununu, Irak sorununu ele alma imkanımız oldu, bunların değerlendirmesini aramızda yaptık" dedi.

Görüşmelerde bir diğer önemli başlığın Kırım konusu olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kırım Tatarları ile ilgili, soydaşlarımızla ilgili bu konuyu çok genişçe ele aldık ve bu konuyla ilgili olarak kendilerinin yaklaşımının olumlu olduğunu ve 'Kırım halkına yönelik her türlü bugüne kadar elde edilmeyen hakları biz veriyoruz, vermeye de hazırız. Bizim kişilere belli menfaat sağlamak değil, Kırım halkının bütününe menfaat sağlamak hatta hatta Kırım Tatarları'nın dilini resmi dil olarak şu anda kabul ettiklerini, yerleşim noktasındaki birçok sıkıntılarını giderdiklerini ve gidereceklerini, buna benzer herhangi bir sıkıntı olması halinde de biz bunları direkt görüşebiliriz, görüşeceğiz' dediler. Sağ olsunlar bu konuda da bir mutabakatımızın olduğunu da gördük" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açık ve samimi diyalog içinde görüşmeleri devam ettirdiklerine işaret ederek, "Ukrayna'daki krizin, uluslararası hukuk temelinde çözülmesi, barış ve huzurun tesisi, kalıcı barış için de önemli bir vizyon sunan Minsk mutabakatına herkesin titizlikle riayet etmesi konusunda da daha önceden düşüncelerini bildiğim için bu konuda da hemfikir olduğumuz rahatlıkla söyleyebilirim. Bölgesel ve uluslararası konulardaki temaslarımızı bundan sonrada sürdürme, krizlere çözüm üretmede ortak adımlar atma noktasındaki gayretleri gördük. Şüphesiz Türkiye ile Rusya arasında karşılıklı güvene dayalı ilişkiler ve gelişen işbirliği, ülkelerimizin yanı sıra tüm bölgenin barış, huzur ve istikrarına da katkıda bulunacaktır" dedi.

İmza töreni

Erdoğan ve Putin'in açıklamaları öncesinde iki ülke arasında "Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş (BOTAŞ) ile Gazprom arasındaki mutabakat zaptı", "Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü ve Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı Federal Devlet Bütçe Organizasyonu 'Rusya Enerji Ajansı' arasında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ilişkin mutabakat zaptı", "KOSGEB ile Rusya Federasyonu Kalkınma Bakanlığı arasında KOBİ'ler alanında işbirliği mutabakat zaptı", "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Atom Enerjisi Devlet Kurumu Rosatom arasında nükleer enerji ile ilgili alanlarda personel yetiştirilmesine yönelik mutabakat zaptı", "Türk - Rus hükümetlerarası Karma Ekonomik Komisyonu 13. Dönem Toplantısı Protokolü", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında çalışma, sosyal güvenlik ve istihdama dair mutabakat zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti arasında cezai konularda adli yardımlaşma ve suçluların iadesine yönelik anlaşma" ile Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanı Aleksey Ulyukayev arasında yayımlanacak ortak bildiri ilgili bakanlarca imzalandı.

Erdoğan'dan Putin onuruna yemek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin onuruna akşam yemeği verdi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki yemek, basına kapalı gerçekleştirildi.

Yemeğe, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da katıldı.

Muhabir: Hüseyin Gazi Kaykı-A. Eda Ünlü Özen-Durmuş Koçak-Kadir Karakuş
AA

Turkcell Superonline
Turkcell Superonline Atatürk Orman Çiftliği