TÜRKİYE ŞEKER KURUMU

11 Ocak 2016

Ülkemizin ihtiyacı olan miktarda şeker ve pancar üretiminde kota sistemi ile istikrar sağlayan, sektörün düzenlenmesi ve denetlenmesi gibi birçok önemli görevi yürüten Kurumu, Başkanı DR.HÜSNÜ TEKİN’e sorduk…



Kurumu bizlere nasıl tanımlarsınız? Türkiye Şeker Kurumu’nun çalışmalarından bizlere bahsedebilir misiniz?

Şeker Kurumu, yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanmasına ve gerektiğinde ihracata yönelik olarak Türkiye’de şeker rejimini, şeker üretimindeki usul ve esaslar ile fiyatlandırma, pazarlama şart ve yöntemlerini düzenlemek amacıyla 4634 sayılı Şeker Kanunu ile kurulmuştur. Kurum, Kanun ve ilgili diğer mevzuatın uygulanmasını sağlamak, uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, Kanunda verilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler yapmak üzere kurulmuş kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurumdur. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ilişkili kuruluşu olan Şeker Kurumu’nun idari karar organı Şeker Kurulu’dur. Piyasada arz talep dengesini bozan kayıt dışı ve kaçak şeker arzı ile mücadele kapsamında Şeker Kurumu sektörü izler, denetler ve gerektiğinde idari yaptırımlar uygular.

Şeker Kanunu’na göre; yurt içi talebe göre üretilen ve pazarlama yılı içinde iç pazara verilebilen şeker miktarına A kotası, A kotasının belli bir oranına tekabül eden ve güvenlik payı için bulundurulmak üzere üretilen şeker miktarına ise B kotası denilmektedir. A ve B kotaları dışında üretim fazlası olan ve yurt içinde pazarlanamayan şeker ile işlenmek üzere ihraç kaydıyla ithal edilen şekere ise C şekeri denilmektedir.

Bu bilgiler ışığında Kurumumuzca yapılan işler şöyle sıralayabilirim…

  • Mevzuatımızın da öngördüğü şekilde ülkemizin ihtiyacı olan şekerin tamamı, üreticilerimiz tarafından karşılanmaktadır. Çiftçimizin bu üretiminin güvencesini sağlamak amacıyla Şeker Kurumu, pancar şekeri sektöründe Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye ve özel sektördeki 6 şirkete, nişasta bazlı şeker sektöründe ise tamamı özel sektördeki 5 şirkete kota tahsis etmektedir.

  • Ülkemizde üretimi ilk kez 1926 yılında başlayan pancar şekeri sektöründe fabrika sayısı günümüzde 33’e, üretim kapasitesi 3,3 milyon ton’a ulaşmıştır. Bahse konu 33 şeker fabrikasının 25’i kamu teşekkülü olan ve özelleştirme kapsamında bulunan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş’ye aittir. 2015/16 pazarlama yılında bu fabrikalardan 21’i üretim yaparken, Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk Şeker Fabrikalarında üretim gerçekleşmemiştir. Ülkemizde 90’lı yıllarda başlayan nişasta bazlı şeker üretiminde bugün toplam 10 fabrikanın yaklaşık 1,3 milyon ton üretim kapasitesi bulunmaktadır. Bu 10 fabrikanın 5’i kota kapsamında üretim yapmakta olup, kapasiteleri 935 bin ton’dur. Diğer 5’i ise kotasız üretim yaparak sadece ihracata yönelik faaliyet göstermektedir ve kapasiteleri yaklaşık 345 bin ton’dur.

  • Kurumumuz, şekerli mamul imalatçı ve ihracatçılarının ihracatını gerçekleştirdikleri şekerli mamullerde kullandıkları şekeri uluslararası borsa fiyatları üzerinden temin etmelerini sağlamakta, bu şirketlere tahsisat belgesi düzenlemektedir. Bu şirketler, Şeker Kurumu’nun kendilerine sağladığı bu avantaj ile şekerli mamulleri daha ucuz hammadde ile üretme imkanı bulmakta ve uluslararası alanda rekabetçilerini koruyabilmektedir.

  • Kurumumuz aynı zamanda yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların (YYT) kullanımının takibi için ithalat uygunluk belgesi düzenlemektedir. YYT’ler, kristal şeker ve nişasta bazlı şekerler olarak bilinen şeker türlerine alternatif olarak piyasaya sunulan ve tatlılık veren katkı maddeleridir. Şekerle aynı miktarda kullanıldığında şekere oranla 8.000 kata kadar daha çok tatlılık veren aspartam, sakarin, neotam, stevia gibi YYT’ler düşük kalorili gıda ürünlerinde kullanılmakla birlikte, sağlık sektörü ve metal sanayi gibi farklı alanlarda da kullanılmaktadır. Dünyada toplam şeker ve tatlandırıcı pazarı içinde yaklaşık % 10’luk önemli bir paya sahip olan YYT’lerin yüksek tatlılık oranları sebebiyle ton başına beyaz şeker eşdeğeri cinsinden ortalama fiyatları oldukça düşüktür. Ülkemizde 2013 yılında yaklaşık 290 bin ton beyaz şekere eşdeğer YYT net ithalatı gerçekleşmişken, 2014 yılında bu değer yaklaşık 373 bin ton olmuştur. YYT’lerin fiyat avantajından dolayı tercih edilmesi ve dünyada olduğu gibi ülkemiz şeker piyasasındaki payının her geçen gün artması sektörümüzü etkilemekte, bu nedenle de YYT’lerin izlenmesi ve denetlenmesi önem arz etmektedir. Gıdalarda kullanımına ilişkin üst limitleri Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’nde düzenlenen YYT’lere ilişkin mevcut Şeker Kanunu’nda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu çerçevede, YYT’lerin üretimi ve kullanımı ile piyasa faaliyetlerinin gözetim ve denetiminin düzenlenmesine Şeker Kanunu Tasarısında yer verilmiştir.

  • Şeker Kurumu ayrıca, şeker ihracatı için öz izin belgesi vermekte, şeker üretim izni ve işletme kayıt belgesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına, şeker üretimine ilişkin kapasite raporları için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne, şeker ithalatı ve uluslararası şeker ticareti konusunda ise Ekonomi Bakanlığına görüş bildirmektedir. Kayıt Dışı Eylem Planı çerçevesinde sıvı şeker üretimi yapan fabrikaların satış noktalarına üretim ve satış miktarını tespit etmek için kütlesel debimetreler de tesis eden Kurumumuz, debimetreden geçen verilerin anlık olarak izleme ve raporlama işlemlerini de yapmaktadır.

Şeker piyasası düzenlemeleri nasıl gerçekleşiyor?

Konunun iyi anlaşılması için 2001 yılında yürürlüğe giren 4634 sayılı Şeker Kanunu öncesi dönemdeki şeker piyasasından bahsetmek gerekir. Bu dönemde mülga 6747 sayılı Kanuna göre, fabrika kurma izni Bakanlar Kurulu Kararı ile verilmekte, şeker pancarı fiyatları da Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilmekteydi. Mezkur Kanunun uygulandığı dönemde pancar üreticileri tarafından, Bakanlar Kurulunca belirlenen pancar taban fiyatının;

• Yüksek bulunduğu yıllarda, üreticinin pancar ekimine ilgisinin artması ile birlikte ülkemiz şeker üretimi artmış ve şeker stokları yaklaşık 1 milyon ton seviyesine kadar ulaşmıştır. Yurtiçi üretim maliyetlerinin uluslararası fiyatların çok üstünde olması nedeniyle ihracat imkânı bulunamamış, ihracat yapılsa bile çok büyük boyutta zarar oluşmuştur. Dolayısıyla, bugünkü değeriyle yaklaşık 2,7 milyar TL civarında şeker stoku devlete büyük zararlara yol açmıştır.

• Düşük bulunduğu yıllarda ise pancar ve buna bağlı olarak şeker üretimi yeterli olmamış; 1987, 1990, 1995 ve 1996 yıllarında şeker ithalatı yapılması gereği doğmuş ve ülkemiz döviz kaybına uğramıştır. Ülkemizde pancar ekilebilecek araziler boş kalmış, çiftçimiz gerekli bilgi, tecrübe ve donanıma sahip olduğu halde pancar taban fiyatları düşük olduğu için pancar ekmemiş ve mağdur olmuştur. Bunun sonucu olarak ülke ihtiyacı olan şeker, ithalat yapılarak karşılanmış ve ülkemiz önemli bir ekonomik kayba uğramıştır.

2000 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında, şeker üretiminde istikrarın sağlanması ve korunması, sektörün iç piyasada rekabet kurallarına göre yönlendirilmesi gibi gerekçelerle yurt içi talebi karşılayacak miktarda pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerin bir denge gözetilerek yurt içinde kotalar vasıtasıyla üretilmesini amaçlayan 4634 sayılı Şeker Kanunu 2001 yılında yürürlüğe girmiş, böylece şeker üretiminde istikrarın sağlanması ve korunması, sektörün iç piyasada rekabet kurallarına göre yönlendirilmesi gerekçeleri ile yurt içi talebi karşılayacak miktarda pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerin bir denge gözetilerek yurt içinde kotalar vasıtasıyla üretilmesi sağlanmıştır. Sektörün düzenlenmesi ve denetlenmesi görevi, bu Kanun ile kurulan Şeker Kurumu’na verilmiştir. Kurumumuz tarafından mevzuat çerçevesinde yürütülen faaliyetler neticesinde;

  • Ülkemizin ihtiyacı olan miktarda şeker, kota sistemi vasıtasıyla, yurt içinde üretilerek, şeker ve pancar üretiminde istikrar sağlanmıştır.
  • Tüketime yönelik şeker ithalatı yapılmamıştır.
  • Şeker stokları rasyonel seviyelere indirilmiştir.
  • Şeker fiyatlarının serbestçe; pancar fiyatlarının ise, üretici mutabakatıyla belirlenmesi sağlanmıştır.
  • Şeker fiyatları reel olarak düşmüştür.

Şeker kotası neye göre belirleniyor?

Kotalar, ilgili mevzuat ve Şeker Kurulu Kararları çerçevesinde, arz darlığı yaşanmaması, piyasada rekabetin tesis edilmesi için şeker talebindeki artış ve azalışlar ile şeker satış miktarları esas alınarak belirlenmektedir. Ayrıca, kotaların belirlenmesinde yurtiçi talebin karşılanması kadar stok oluşumuna engel olunması da önem arz etmektedir. Zira stok oluşması halinde, devreden stok miktarı kadar üretimin azaltılması gerekmektedir. Bu durumda hem stok maliyetleri oluşacak, hem de düşük miktardaki üretim nedeniyle şeker maliyetleri yükselecektir. Bu sebeple pancar şekeri ve nişasta bazlı şekerlerin, kotalar vasıtasıyla yurt içi talebi karşılayacak miktarda yurt içinde üretilmesinin sağlanmasını amaçlayan ve buna ilişkin düzenlemeleri içeren Şeker Kanunu yürürlüğe girdikten sonraki ilk pazarlama yılı olan 2002/03 pazarlama yılından itibaren hem pancar şekeri hem nişasta bazlı şeker için kota uygulaması başlamıştır. Kota tahsislerinin ne şekilde yapılacağı Şeker Kanunu ve ilgili diğer mevzuatla belirlenmiş olup, Şeker Kanunu gereğince yurt içinde pazarlanacak şeker miktarı Şeker Kurulu tarafından belirlenmektedir. Ayrıca yeni şeker fabrikası kurulması için Şeker Kurumu’ndan kota temini zorunluluğu getirilmiştir.

Diğer taraftan, şeker hammaddesinin temini ve fiyatlandırılması ile ilgili usul ve esasları düzenleyen “Hammadde ve Şeker Fiyatları Yönetmeliği” gereği şirketlerin, Şeker Kurulu tarafından kendilerine tahsis edilen şeker kotalarına karşılık gelen şeker pancarını, yine Kurul tarafından belirlenen pancar ekim alanlarından “Pancar Üretim Sözleşmesi” düzenlemek suretiyle temin etmeleri zorunludur.

Hükümet, NBŞ kotasında artırım ve azaltım kararını verirken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyor?

Nişasta bazlı şeker kotaları, Şeker Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yer alan “Nişasta kökenli şekerler için belirlenecek toplam A kotası, ülke toplam A kotasının % 10'unu geçemez. Bakanlar Kurulu bu oranı, Kurumun görüşünü alarak % 50'sine kadar artırmaya, % 50'sine kadar eksiltmeye yetkilidir.” hükmü çerçevesinde belirlenmektedir. Kurumumuz konuya ilişkin görüşünü Bakanlar Kurulu’na sunmakta, Bakanlar Kurulu’nun artırım oranı ile Kurumumuz görüşü arasında farklılıklar olabilmektedir. Hükümetin, nişasta bazlı şeker kotalarındaki artışı Şeker Kanunu ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde;

• Geçmiş yıllar itibariyle üretim, satış, stok gerçekleşmeleri,

• Pancar şekeri ve NBŞ kullanıcılarının talepleri,

• Pancar şekeri ve NBŞ türleri bazında arz ve talep,

• Sektördeki rakip ürünlerin durumları

dikkate alarak belirlediği bilinmektedir.

Olumsuz iklim şartlarının şeker pancarından alınan verimi düşürdüğü bilinmektedir. İklim koşullarının üretime dönük olumsuz etkisini bertaraf etmek için Kurumunuz çalışmaları nelerdir?

2013/14 pazarlama yılında C şekeri üretimi önceki yıllara göre oldukça yüksek miktarda gerçekleşmiş olmasına rağmen, 2013 Ocak ayı itibariyle takip eden yıllarda imalatçı/ihracatçılara C şekeri arzında bir darboğaz yaşanacağı Kurumumuzca öngörülmüştür. Bu öngörü üzerine yurtdışına C şeker ihracatı Kurumumuz tarafından durdurulmuştur. 2014 yılına gelindiğinde, Kasım-Aralık aylarında şeker üretiminin beklenenden daha az gerçekleşeceği değerlendirilmiştir. Bunun üzerine şirketlerden stoklarında bulunan C şekerini satışa sunmaları talep edilmiş, ayrıca güvenlik payı için bulundurulan B kotasının bir kısmının C şekerine aktarılarak satışına Kurumumuzca izin verilmiştir. Yaşanan olumsuz iklim koşullarına bağlı olarak 2014/2015 pazarlama yılında A kotası şeker üretimi, tahsis edilen 2 milyon 260 bin tonun % 91’i oranında, 2 milyon 55 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bu sebeple imalatçı-ihracatçıların mamullerinde kullandıkları C şekeri taleplerinin karşılanmasında yukarıda alınan tedbirler yetersiz kalmıştır. 2014/15 pazarlama yılında talebi karşılayacak miktarda C şekerinin olmaması ve yurt dışı şeker fiyatlarının yurt içi fiyatlara göre yüzde 50 civarında daha düşük olması nedeniyle, imalatçı-ihracatçılarımızın uluslararası piyasalardaki rekabetçiliğini korumak için bazı tedbirler almıştır. Bu doğrultuda Şeker Kurulu, Dahilde İşleme Rejimi çerçevesinde şeker ithal edilmesine ihtiyaç bulunduğuna dair Karar alarak Dahilde İşleme Rejimi kapsamında şeker ithalatının önünü açmıştır. Böylelikle imalatçı/ihracatçıların şeker talepleri sekteye uğratılmaksızın karşılanmıştır. Diğer taraftan, önümüzdeki dönemde arz eksikliği durumlarında kullanılmak üzere 2014/2015 pazarlama yılında A kotasının % 3’ü olarak belirlenen B kotası, 2015/2016 pazarlama yılından itibaren %5’e çıkarılmıştır. Şeker Kurulu, son iki pazarlama yılında iklimsel koşullara bağlı olarak gerçekleşen üretim düşüklüğünün oluşturduğu darboğazların tekrarlanmasını önlemek maksadıyla Temmuz ayı içerisinde 2 milyon 500 bin ton olarak belirlediği 2016/2017 pazarlama yılı A kotasını 2 milyon 650 bin tona yükseltmiştir. Görüldüğü üzere, ülkemiz şeker taleplerinin düzenli bir piyasa içinde teminine yönelik her türlü tedbir ve uygulama, Kurumumuz tarafından zamanında hayata geçirilmektedir.

Hükümet eylem planlarında yer alan şeker piyasasının yeniden yapılandırılması hakkında, yani 1 yıl içerisinde yasalaşacak olan Şeker Kanunu Tasarısı hakkında bilgi verebilir misiniz?

2001 yılında yürürlüğe giren Şeker Kanunu’nun uygulama döneminde biraz önce anlattığım gelişmelerin kaydedilmesine karşın, gerek dünya ve ülkemizdeki sektörel gelişmelere uyum sağlanması, gerekse uygulama döneminde gözlenen bazı aksaklıkların giderilmesi için Şeker Kanunu’nda değişiklik yapılmasını gerekli hale gelmiştir. Kanunun uygulanması döneminde yaşanan önemli değişimler; 4634 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kuruluş izni almış özel şeker fabrikalarının işletmeye alınmaları, kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilme kapsam ve programına alınması, kota temin edilmeksizin şeker üretim tesisi kurularak doğrudan ya da şekerli ürünler içinde pazara arzı yönünde girişimlerin ortaya çıkması şeklinde özetlenebilir. Bunların dışında en önemli değişim, sakarin, aspartam gibi yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların şeker piyasasını büyük oranda etkileyecek duruma gelmesidir.

Kuruma verilen denetim yetkisindeki yetersizlik ve belirsizlikler, rekabeti bozucu kota ve kayıt dışı şeker arzı, şeker üretim kapasitesindeki atıl kapasite artışı gibi uygulama döneminde ortaya çıkan sorunlar, kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilme programına alınması, şeker alternatifi tatlandırıcıların şeker piyasasını büyük oranda etkileyecek duruma gelmesi gibi gelişmelere ayak uydurabilmek amacıyla Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızca hazırlanarak TBMM’ye 8 Nisan 2013 tarihinde iletilen Şeker Kanunu Tasarısı ile;

  • Kayıt dışı şeker arzı ile mücadelenin güçlendirilmesi için; denetim yetkisinin genişletilmesi
  • Teknolojik araçlardan daha fazla yararlanarak denetim etkinliğinin artırılması (debimetre sonuçlarının yaptırıma bağlanması)
  • Şeker piyasasını olumsuz etkileyen yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların Kurumun gözetim ve denetim kapsamına alınması
  • Şeker pancarı; üretimi ve teminine ilişkin düzenlemelerle pancar üreticilerinin ve şeker üreticisi şirketlerin haklarının korunması
  • İdari para cezalarının caydırıcılığını artırmak amacıyla, yargı yoluna başvurulmasının cezaların takip ve tahsilini durdurmaması
  • Yeni şeker fabrikası kurulabilmesi için Kuruldan izin alınması zorunluluğu getirilerek atıl kapasite oluşmasının engellenmesi
  • Ülke kaynaklarının (su, toprak, kapasite, vb.) rasyonel kullanımı
  • Şeker Kurumu’nun yapısının güçlendirilmesi

Ülkemizde de, dünyadaki değişimlere adapte olabilmek, etkin ve rekabetçi bir şeker sanayinin geliştirilmesine yönelik olarak sektörün düzenlenmesini sağlamak amacıyla mevcut Şeker Kanunu’nun uygulama döneminde yaşanan bazı sorunların giderilmesi, AB’deki ve dünyadaki değişim ve gelişmelere uyum sağlanması ve sürdürülebilir bir şeker üretimi için hazırlanan yeni Şeker Kanunu Tasarısının yasalaşması 64. Hükümet 2016 yılı Eylem Planında yer almıştır. 10 Aralık 2015 tarihinde Sayın Başbakanımızın kamuoyuna açıkladığı 64. Hükümet Acil Eylem Planının “1 Yıl İçerisinde Gerçekleştirilecek Reformlar” başlığı altında 153 üncü eylem olarak “Şeker Piyasası yeniden yapılandırılacak” ifadesine yer verilmiştir. Bu eyleme ilişkin açıklama bölümünde ise “Şeker Kanunu Tasarısı yasalaştırılacaktır” cümlesi yer almaktadır. Eylemin bitiş tarihi olarak da 21 Aralık 2016 tarihi öngörülmüştür.

2016 Mayıs ayında Uluslararası Şeker Örgütü’nün ISO konsey toplantısı Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşecektir. Bu önemli uluslararası organizasyona nasıl hazırlanıyorsunuz?

Uluslararası Şeker Örgütü, yani kısa adıyla ISO, ülkemizin de aralarında bulunduğu 87 üyesi bulunan bir organizasyondur. Merkezi İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan ISO, yılda iki kez üye ülkelerin delegasyonlarının katılımlarıyla toplantılar gerçekleştirmekte, bu toplantılarda, dünya şeker piyasalarına yön veren güncel veriler, konusunda uzman kişilerce paylaşılmakta ve şekerin geleceğine ilişkin en kuvvetli öngörülerde bulunulmaktadır. Dünya şeker üretiminin % 85’ini, tüketiminin % 69’unu, ihracatının ise % 94’ünü gerçekleştiren ülkelerin temsil edildiği ISO toplantılarından Kasım dönemi toplantıları Londra’da, Mayıs dönemi toplantıları ise diğer üye ülkelerin ev sahipliğinde yapılmaktadır. Son olarak 16-20 Kasım 2015 tarihlerinde Londra’da gerçekleştirilen ISO 48. Konsey toplantısında, öncelikle 2016 yılı boyunca ISO toplantılarının dönem başkanlığı için oylama yapılmış ve delegasyon, dönem başkanı olarak şahsımı seçmiştir. ISO teamüllerine göre, dönem başkanı seçilen delegenin Mayıs toplantısının gerçekleştirileceği ülkeyi ve şehri oylamaya sunma hakkı bulunduğu için, ben de dönem başkanı olarak 2016 yılı Mayıs ayı toplantısı için bir dünya kenti olan, ülkemizin gözbebeği İstanbul’u önerdim ve bu önerim oy birliği ile kabul edildi. ISO oylamasından çıkan bu karar neticesinde, Kurum personelimizden oluşturduğumuz ISO Organizasyon Komitesi de çalışmalarını hızlandırdı. Bu kapsamda, konaklamalardan toplantı ve organizasyonlara, tanıtım filminden simultane çevirilere kadar tüm alanlarda arkadaşlarımız yoğun bir mesai ile çalışıyor. Ben de, ISO Organizasyon Komitesi Başkanı olarak arkadaşlarımızın bu çalışmalarında geldikleri son noktaya ilişkin bilgileri alıyor ve eksiklerin tamamlanması için gerekli yönlendirmeleri yapıyorum. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Fikri Işık Beyin de organizasyona dönük çok değerli görüş ve talimatlarını alarak çıktığımız bu yolculuğu alnımızın akıyla tamamlayacağımıza inanıyorum. Bu vesileyle belirtmem gerekir ki; ISO Konsey toplantısının ev sahipliği hakkının Kurumumuz tarafından ülkemize kazandırılmasında, bizlerin ISO üst yönetimi nezdinde kurduğumuz diplomatik ilişkilerle süreci olgunlaştırmamızın yanı sıra, her alanda hızlı bir yükseliş trendi yakalayan ülkemizin gücünü arkamıza almamızın da büyük katkısı olmuştur.

Röportaj: Ayşegül AKTEPE

Turkcell Superonline
Turkcell Superonline Atatürk Orman Çiftliği