KKTC veTÜRKİYE “ET-TIRNAK”

05 Şubat 2015

KKTC Ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin ÖZGÜRGÜN Meclis Özel'in sorularını yanıtladı...



KKTC-TC İlişkileri İstenilen Düzeyde mi? Neler Söylemek İstersiniz?

Hüseyin Özgürgün: Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin bu coğrafyada bayrağı olmaktan her zaman gurur ve onur duymuştur. Anavatan Türkiye’nin maddi ve manevi katkılarının hiç eksik olmadığı, Kıbrıs Türkünün özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin devlet olgusuyla taçlandırılmasından sonra sürdürülen ilişkiler, kurumsal zeminde aynı duygularla devam etmektedir. Ulusal Birlik Partisi Kıbrıs Türk halkının, Türk ulusunun ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğini kabul ederek, Tük Ulusunun tüm tarih, kültür, dil, din mirasını paylaştığımız Türkiye Cumhuriyeti ile devlet düzeyinde ilişkilerimizi öncelikli bir yaklaşımla geliştirmek ve her konuda bütünleşmek hedefinde siyasi yaşamını sürdüren bir partidir. Bu ilkelere inanmayanların ya da sahip olmayanların iktidar dönemlerinde KKTC-TC ilişkilerinin istenilen sağlıklı zemin ve sıcaklıkta olmaması ya da olamaması doğaldır. Nitekim bugün hissedilen sıkıntıların sebebi de bunlardır. Ancak, geçici olduğuna inandığımız halen yaşanmakta olan olumsuzlukların Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ve et-tırnak ilişkilerini asla zaafiyete uğratacağına inanmıyorum.

Ekonomisi Türkiye'ye Bağlı Olan KKTC, Türkiye'nin Ekonomik Alanda Gelişmesinden Nasıl Etkileniyor?

Hüseyin Özgürgün: Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sadece ekonomik değil, her alanda yaşam kaynağıdır, tek dayanağıdır. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasinin yanı sıra özellikle ekonomik alanda son yıllarda aldığı mesafeyi takdirle ve gururla izlemekteyiz. KKTC olarak, bölgesinde her alanda söz sahibi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’nin bu istikrarlı gelişmelerinin mimarlarına, “sağlam irade” sahiplerine minnettarız. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nden başka bir devlet tarafında resmen tanınmayan KKTC’nin daha güçlü konumda bir hamisinin olması elbette çok büyük bir kazanımdır. İnanıyorum ki, Kıbrıs Türk halkının bu Ada’da tarihsel hak ve hukukunun korunup kollanması, sahip olduğu devletinin gelişmesi, refah, huzur ve güvenliğinin artırılması Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin karşılıksız katkılarının garantisindedir. Tarih boyunca da böyle olmuştur.

Bir Önceki UBP Döneminde Türkiye'den Elektrik Getirilmesi Hükümet Programı Gündemindeydi. Ancak Şu Anki CTP/BG - DP/UG Koalisyon Hükümeti'nin Gündeminde Yer Almıyor... Türkiye'den Elektrik Getirilmesi Konusundaki Düşünceleriniz Nelerdir? Mevcut Koalisyon Hükümeti Neler Yapmalı?

Hüseyin Özgürgün: İnancım odur ki KKTC, son yıllarda bölgesinin parlayan yıldızı Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi bir Anavatanı olduğu için tarih boyunca yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen çok şanslı bir devlettir. Egemenliğinin tescili olan bu devletin her bireyi de aydınlık yarınlara emin adımlarla yürümeyi sürdürecektir.

Her alanda bilgi, beceri ve deneyimli kadrolara sahip Türkiye Cumhuriyeti’nin KKTC’nin gelişip, güçlenmesi adına yakın tarihe not düşen projeler üretmesi, finansmanını da sağlaması karşısında hangi KKTC Hükümeti kayıtsız ve isteksiz kalabilir ki? Ulusal Birlik Partisi Hükümeti’nin inanarak, heyecan duyarak gündemine aldığı suyun yanında elektrik de getirilmesi projesi Kıbrıs için bir milattır. Ne acıdır ki, bugünkü hükümet (CTP/BG-DP/UG) bu tarihi projeye seyirci kalmakta, bırakın elektrik getirmeyi, su konusunda bile isteksiz davranmaktadır. Hele bu projeden büyük rahatsızlık duyan Rum tarafının memnuniyeti anlamına gelen bu isteksizlik kabul edilemez. Özetle, bu anlayıştaki hükümetten KKTC ve halkının hayırlı sonuçlar getirecek icraat beklemesi hayaldir.

Asrın Projesi Olarak Adlandırılan Türkiye'den KKTC'ye deniz Altından Su Getirme Projesine İlişkin Genel Değerlendirmeniz nedir? Siyasi ve Jeopolitik Açıdan Nasıl Değerlendiriyorsunuz?

Hüseyin Özgürgün: Anavatan Türkiye’den KKTC’ye getirilecek suyun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ekonomisine hayat vereceği kesindir. Ülkede üretimin artması ve ona bağlı, halkın refah seviyesinin yükselmesi, başkalarının iddiasının aksine Kıbrıs konusunda aranan anlaşmaya da olumlu katkı sağlayacaktır. Kaldı ki, bugünkü hükümetin başı, Kıbrıs Türk halkının geleceğini sadece Kıbrıs sorunun çözümüne bağlamaktadır ve bunu ifade etmekten kaçınmamaktadır.

Ada Etrafındaki Hidrokarbon Yataklarının Varlığı ve Türkiye'den Gelecek Su, Çözüm İçin Katalizör müdür? Veya Yeni Anlaşmazlık Unsurları Oluşturur mu?

Hüseyin Özgürgün: Kıbrıs’ta çözüm arayışlarına yönelik yarım asra varan müzakerelerin olumlu sonuçlanmamasının nedenleri ortadadır. Çözümsüzlüğün kaynağı gerçek niyetleri Ada’nın tümüne hakim olmak isteyen, Türk varlığına azınlık statüsünden başka paye vermeyen Rum tarafıdır. Rum tarafı haksız bir şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek sahibi olarak kabul gördüğü sürece, Kıbrıs Türklerinin hak ve hukuklarına saygı göstermedikçe Ada’nın ortak kaynaklarındaki hukuki haklarını reddettikçe hiçbir olgu çözümün katalizörü olamaz. Kıbrıs’ta yıllarca olup bitenleri gizleyerek, sorunu 1974’ten sonra görenlerle bir yere varılamaz. Çünkü, Rum niyeti paylaşma eksenli değildir.

Kapalı Maraş'ın Kıbrıs Müzakerelerinden Bağımsız Olarak, Kıbrıs Türk Yönetimi Altında Yerleşime Açılması Önerilerine Nasıl Bakıyorsunuz?

Hüseyin Özgürgün: Maraş konusunda yıllardır çeşitli öneriler, girişimler yapılmış, tümü de olumsuz Rum yaklaşımları nedeni ile sonuçsuz kalmıştır. Türk tarafı her platformda Maraş’ın kapsamlı çözümün bir parçası olduğunu savunmuş ve bu görüş uluslararası çevrelerce de kabul görmüştür. Güven yaratıcı önlemler konusunda Türk tarafının çeşitli zamanlarda yaptığı çeşitli girişimler Rum tarafından olumlu karşılık bulamamış, bir toprak konusu da olan Maraş dillerine dolanmıştır. Maraş’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yönetiminin kontrolü altında yerleşime açılması bizce olumlu bir adımdır.

Meclis Özel/ Lefkoşa

Turkcell Superonline
Turkcell Superonline Atatürk Orman Çiftliği